CELAL BEYSEL'İN TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLIĞI KONGRESİ KAPSAMINDA YAPTIĞI KONUŞMA

CELAL BEYSEL'İN TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLIĞI KONGRESİ KAPSAMINDA YAPTIĞI KONUŞMA

Değerli başkanlar, Saygıdeğer basın mensupları, Değerli dinleyiciler,

Sözlerime hepinizi TÜRKONFED adına saygıyla selamlayarak başlamak istiyorum.    Üyelerinin

% 95’I KOBİ olan TÜRKONFED, şeffaflık, bağımsızlık ve gönüllülük felsefesini ön plana alan bir sivil toplum kuruluşudur. TÜRKONFED olarak biz, üyelerimizi temsil edip, seslerini duyurma, problemlerini kamuoyuna mal etme, çözüm yolları önerme ve bu süreçte tarafsız kalma çabası içerisindeyiz.

 

5 yıldır sürdürdüğüm başkanlık dönemimde çalışmalarımız, özellikle KOBİ kavramı çevresinde yapıldı.

 

Finansmana erişimden kalifiye eleman teminindeki sorunlara, Ar-Ge ve inovasyonun öneminden, ödemelerin geciktirilmesinin yol açtığı sorunlara, KOBİ’lerin adil rekabet koşullarını zedeleyen ve böylece büyümelerini engelleyen birçok konuyu gündeme taşıdık. Ancak bu sorunları arasında en önde geleni uygun finansmana erişim.

 

2001 krizinin ertesinde Türkiye’de finansal piyasalarda sağlanan istikrar, iyileştirilen düzenlemeler, güçlendirilen gözetim ve denetim standartları sonucunda finansmana erişim eskisi kadar zor olmaktan çıktı. Kredi faiz oranlarındaki gerileme ve kredi koşullarının hafiflemesi birçok KOBİ’nin geçmişe oranla kredi teminini kolaylaştırdı. Ancak KOBİ’lerin henüz yararlanamadıkları çok önemli bir araç daha var: sermaye piyasaları.

 

Ancak, bu yıl KOBİ’lerin finansman sorunlarının çözümüne yönelik bir kapı daha aralandı. İMKB’de açılan Gelişen İşletmeler Piyasası(GİP), sermaye piyasalarının hala sığ olduğu ülkemiz için, özellikle de KOBİ’ler için bence önemli bir adım. GİP ile 300 bine yakın KOBİ’nin halka açılma ortamı sağlanacağı belirtiliyor. Burada konuşmacıların daha detaylı bahsedeceği gibi GİP, yani “KOBİ Borsası” ile hem KOBİ’ler daha ucuz sermayeye ulaşabilecekler, hem de şeffaf bir yapıya kavuşabilecekler.

 

KOBİ’lerin daha şeffaf bir yapıya kavuşması, merdiven altı, kayıtdışı KOBİ imajının ortadan kalkması için çok gerekli. Ülkemizde KOBİ’ler gerek banka finansmanına erişimde gerekse Ar- Ge fonları, girişim sermayesi vs. gibi diğer finansal araçlara erişimde özellikle kurumsallaşamamanın ve yeterince şeffaf olamamanın sıkıntısını çekiyorlar. Kredi hacminde ekonominin göreli olarak iyi olduğu dönemlerde bile KOBİ kredilerinin düşük seviyelerde olması bunun bir işareti. Oysa halka açılma, krediye ulaşmak isteyen firmalar için bir referans nitelik taşıyabilecek. GİP’te yer alıyor olmak, KOBİ’lerin güvenilirliğini artıracak ve çeşitli finansman araçlarını kullanabilecekler. Özellikle risk sermayesi Türkiye’de AB ile kıyaslandığında  KOBİ’ler için maalesef alternatif bir finansman aracı olamadı. KOBİ’lerin halka açılması, risk sermayesinin de gelişimi için elverişli bir ortam yaratacak.

 

Tabii burada, borsaya açılım ile yurtdışında ve yurtiçinde iddialı KOBİ’ler için piyasa tanınırlılığın artması ve büyümek isteyen ve özellikle ihracat hedefi olan KOBİ’lere, borsada yer alıyor olmanın getireceği avantajları belirtmeden geçemeyeceğim.

 

Küresel Aile Şirketleri Araştırması aile şirketlerinin dörtte birinin beş yıl içinde halka açılmayı düşündüklerini gösteriyor.

 

Öte yandan, KOBİ borsasının neler kazandıracağının KOBİ’lere iyi anlatılması gerekiyor. KOBİ’lerin birinci ve ikini ulusal pazara göre %90 daha az halka arz maliyeti olması teşvik edici, ancak yeterli değil. Özellikle KOBİ’lerin Anadolu’da yaygın olduğu düşünülürse, İMKB’de yer almak onlara zor, ulaşılmaz gelecektir. Dolayısıyla Anadolu’daki KOBİ’lere ulaşmak için daha farklı yöntemler bulmak, onları teşvik etmek ve bu yönde bir strateji geliştirmek gerekli.  Özellikle yeni TTK’nın 2012 yürürlüğe girmesi ve KOBİ’lerin daha şeffaf bir yapıya kavuşmaya başlamasıyla, KOBİ borsasının ayrıcalıkları konusunda bir farkındalık yaratmak önemli olacaktır.

 

KOBİ’lerin farkındalığının artırılması ve KOBİ’lerin sermaye piyasalarına yönlendirilmesi KOBİ’lerin kurumsallaşmasında önemli bir aşama anlamına gelecek.

 

KOBİ’lerin karşı karşıya oldukları sorunların önemli bir bölümü düzenlemelerin KOBİ’lerin ihtiyaçlarını gözetmemesinden kaynaklanmaktaysa da, KOBİ’lerin kendilerinden de kaynaklanan önemli sorunlar olduğu da aşikâr.

 

Bunların başında ise kurumsal yönetim geliyor. KOBİ’lerde kurumsal yönetim ilkelerine yeterli önemin verilmemesi, KOBİ’lerin büyümesini engelleyen temel faktörlerden birisi.

 

Türkiye’de iş yapma biçimlerinde 2001 krizinin ardından önemli değişiklikler meydana geldi.  AB üyelik süreci de bu değişimi tetikleyen bir unsur oldu. Şimdi küresel kriz sonrasında uluslararası finansal mimaride meydana gelecek değişiklikler, ülkemizde iş yapma şekillerinde yeni değişimlere yol açacak.

 

Bugün, kurumsal yönetim sadece halka açık ve çok ortaklı şirketlere yönelik bir yönetim aracı olarak görülmüyor. Özellikle yeni Türk Ticaret Kanunu KOBİ’lerde de kurumsallaşmayı, kurumsal yönetim ilkelerini uygulamayı teşvik ediyor.

 

Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yasalaşması, ülkemiz şirketlerinin kurumsal yönetime geçişi için tamamlanan en büyük yasal reform olarak tarihe geçti. Bu bağlamda Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yönetim, kontrol ve şeffaflık mekanizmalarına getirdiği yeni uygulamalar KOBİ’lerin halka arza hazırlanmaları açısından da belirleyici önemde.

 

KOBİ’ler kurumsal yönetim ilkelerini içselleştirdikleri oranda büyümelerinin önündeki en büyük engel olan finansmana erişim sorununu aşabilecekler. Ve böylelikle, yatırım fonları ve kredi imkanları arttıkça, insan kaynağına ulaşmak, Ar-Ge ve inovasyon kapasitesini artırmak ve diğer yatırım kararlarını almak da kolaylaşacaktır. Kurumsal yönetim ilkelerine önem veren şirketlerin başarı grafiklerini sürekli yükseltebildiğini ve rekabet güçlerini artırarak küresel pazarlarda yer alabildiklerini görüyoruz.

 

KOBİ’lerin halka açılmak için kurumsal yönetime ilkelerini benimsemeleri yukarıdan aşağıya inen bir yapı içerisinde şirketlerde hızlı bir dönüşüme yol açacaktır. Böylece geleneksel yapıdaki KOBİ’lerin günün gereklerine uygun, uluslararası standartlara paralellik taşıyan bir yönetim anlayışına sahip hale geldiklerini göreceğiz.

 

KOBİ’lerin halka açılma süreçlerinin, kurumsallaşma, uygun finansmana erişim, nitelikli işgücü istihdamının önünün açılması gibi çok sayıda yeni fırsatla karşı karşıya olduğu inancı ile sözlerime son veriyor, beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Paylaş: