Süleyman Onatça Tunceli’de TÜRKONFED Raporunu Tanıttı

Süleyman Onatça Tunceli’de TÜRKONFED Raporunu Tanıttı

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Onatça 23 Mayıs 2014 tarihinde Tunceli’de gerçekleştirilen Bölgesel Kalkınmada Yerel Dinamikler:  “Tunceli Modeli Ve 2023 Senaryoları” Raporu tanıtım toplantısı’nda bir konuşma yaptı.

Konuşmanın tam metnini aşağıda bulabilirsiniz:

Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanlarım,

Sayın federasyon ve dernek başkanlarım ve değerli üyeleri,

Değerli basın temsilcileri,

Hanımefendiler, Beyefendiler,

“Tunceli Modeli ve 2023 Senaryoları” çalışmamızın tanıtım toplantısına hoş geldiniz. Öncelikle ev sahiplerimiz TUNİŞKAD Başkanı Fidan Aydın’a ve FIRATSİFED Başkanı Alper Bektaş’a ve çalışmamızda bizimle işbirliği yürüten Fırat Kalkınma Ajansına teşekkürlerimi sunuyorum. Türkiye’de bölgesel farklılıkların azaltılması amacıyla seçilmiş illerde yürütmekte olduğumuz “Bölgesel Kalkınmada Yerel Dinamikler” projemizin ikinci çalışması olan “Tunceli Modeli” tanıtım toplantısında sizleri ağırlamaktan dolayı büyük bir gurur duyuyorum. Bölgesel Kalkınmada Yerel Dinamikler projemizin koordinatörü ve çalışmamızın yazarı Doç. Dr. Ümit İzmen’e de teşekkür ediyorum.

 

Değerli hanımefendi ve beyefendiler,

Geçtiğimiz hafta elim bir kaza meydana geldi. Manisa’daki Soma madenlerinde yaşanan kazada 301 canımız hayatını kaybetti. Yaşananlar Türkiye’deki iş kazalarının sayısı ve meydana gelen ölümlerin vahametini bir kez daha ortaya koydu. Artık şunu kabul etmemiz gerekir ki iş kazalarının önlenmesi, yatırım ortamının da bir numaralı konusu olmalıdır ve alınması gereken önlemler ivedilikle hayata geçirilmelidir.

Türkiye’de şimdiye kadar hep yatırım ortamı deyince esas olarak makroekonomik durumu konuştuk. Aslında iyi bir yatırım ortamının birincil koşulu makroekonomik istikrardır. Uzun yıllar boyunca hüküm süren makroekonomik istikrarsızlıktan sonra, şimdi istikrarın sağlanmasıyla birlikte, işyeri güvenliğinden bölgesel kalkınmaya kadar birçok önemli konuyu konuşabilir olduk.

Bir ülke, ancak bölgeleri kadar zengindir, bölgeleri kadar kalkınmıştır. Bu nedenle TÜRKONFED olarak çalışmalarımızın ana vurgusunu bölgesel kalkınma oluşturuyor. 

Soma, gelir farklılıklarıyla mücadelenin ve bölgesel kalkınmanın önemini bir kez daha hatırlamamıza neden oldu. Eğer bölgesel kalkınma doğru kurgulanmazsa daha çok Soma yaşarız. Her bir bölgede kalkınmanın hangi dinamiklerle sağlanacağı, ö bölgenin yerel aktörleri ile birlikte tasarlanmalıdır. Bu çerçevede, başka  Soma’lar olmaması için, bölgede yaşayanların maden dışında alternatif gelir imkanlarının ne olabileceği ve bu imkanların nasıl hayata geçirilebileceği konusunda, sivil toplumun aktif katılımı ile çalışmalar yapılmalı ve zamanında hayata geçirilmelidir.

TÜRKONFED olarak yaptığımız bu projeyi bu açıdan çok önemsiyorum. Bölgesel Kalkınmada Yerel Dinamikler projesinde, yerel katılımcılığı esas alıyoruz.  Rakamsal verileri analiz etmenin yanı sıra, bölgenin önemli karar vericilerinin ilin gelişimi hakkındaki görüş ve değerlendirmelerinden de yararlanıyoruz. Ulusal ve yerel düzeyde yetkilileri, girişimcileri, akademisyenleri ve sivil toplum örgütlerini bir araya getirdiğimiz çalıştaylar düzenliyoruz. İlin fikri önderleri ile derinlemesine mülakatlar yapıyoruz. İldeki girişimcilerle ve ilin bir sonraki kuşak girişimcileri olan bugünün gençleri ile anketler yapıyoruz. Ve tüm bu bilgileri bir araya getirerek o il için bir kalkınma modeli tasarlamaya çalışıyoruz.

Tunceli’de gerçekleştirdiğimiz çalıştay, yürüttüğümüz anketler ve birebir görüşmeler, burası için uygun olacak kalkınma modelinin, “yeşil ekonomi” olabileceğine işaret ediyor.

Tunceli, tarihten günümüze kadar çeşitli uygarlıklara şahit olmuş, hem kendine özgü coğrafyası hem de inancı ve kültürüyle Türkiye’de eşsiz bir konumda.  Tunceli şimdiye kadar yapılan çalışmalarda esas olarak siyasi bağlam içerisinde ele alınmış, ekonomisi ikincil planda kalmış. Bu nedenle Tunceli (nam-ı diğer Dersim), Türkiye’nin bölgesel kalkınma araştırmaları alanında ayrı bir yerde tutularak incelenmesi gereken özel bir ilimiz.

Tunceli’nin ekonomik imkanları, doğal ve beşeri kaynakları başka illerimizden farklı bir kalkınma modeline işaret ediyor.

Bu modelin gerçekleştirilebilmesi için “yeşil” olarak adlandırabileceğimiz sektörlerin Tunceli’de desteklenmesi gerekiyor. Tunceli’nin ekonomik kalkınması açısından organik tarım ve hayvancılık, kültür, doğa, inanç, sağlık vb. farklı turizm türleri ve çevre turizmi gibi sektörler ön plana çıkıyor. Bu sektörlerin gelişmesiyle Tunceli’de kişi başına gelir seviyesinin yükselmesi ve Türkiye ortalaması ile arasındaki farkı ciddi biçimde daraltması mümkün olacak.  

Ancak Tunceli modelinin hayata geçmesi ve başarılı olması bazı koşullara bağlı. Bu koşulların başında yerel aktörlerin kendi içlerindeki uyumun sağlanması ve ardından yerelin tercihleri ile ulusal politikaların uyumlulaştırılması geliyor. Bu koşul yerine geldikten sonra, ilin kültürel ortamının, kentsel altyapısının ve insan kaynaklarının modelin ihtiyaçları ile uyumlu hale  getirilmesi gerekiyor.

Adanalı bir iş adamı olarak sizlere şunu belirtmek isterim; diğer illerden farklı olarak çevreyi kirleten bir kalkınma yerine Tunceli’nin bakir kalmış olan yeşili doğası, kalkınmada en büyük avantajı olacaktır.  Yerel aktörler olarak sizlerin ortak iş yapma kültürünü benimseyerek, uzlaşarak burayı kalkındırmak adına önemli adımlar atacağınıza bu avantajı hayata geçireceğinize inanıyorum. Tunceli’nin “yeşil ekonomi” modeli ile tüm Türkiye için çok özel bir örnek oluşturacağına  can-ı gönülden inanıyorum.

Tunceli’de kalkınmanın hızlanabilmesi için, teşvik sistemindeki konumunun da tekrar gözden geçirilmesi gerekli. Tunceli’nin teşvik sisteminde beşinci bölgede yer almasının nedeni azalan nüfus nedeniyle kişi başına düşen değerlerin yüksek çıkmasıdır.

 

Değerli konuklar,

Bugün bu durumun değişiyor olduğunu görmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bugün bu toplantımızda, Türkiye’nin dört bir tarafından gelen girişimcilerle Tunceli’yi yatırım fırsatları bağlamında ele alıyoruz. Bunu yapabilmemizin arkasındaki en büyük etken Türkiye’de artık barış ve huzur ortamının hakim olması. İşinsanları olarak her şeyin başının huzur ve güven olduğunu çok iyi biliyoruz. Huzur ve güvenin olmadığı yerde tabir caizse, “ot bile bitmiyor”. Nitekim Tunceli bunun adeta canlı kanıtı.

Bu değişimin ikinci bir boyutu da Türkiye’de bölgesel kalkınma politikalarındaki değişim.

Bugün Türkiye’nin sonuç alacak bir bölgesel politika uygulama imkanı geçmişe oranla çok daha yüksek. Geçmişte her türlü politikayı etkisiz hale getirmiş olan makroekonomik dengesizliklerden bugün çok uzaktayız. Şimdi, bir yandan ulusal çapta sürdürülebilir yüksek büyüme amacına uygun bir makroekonomik politika izlerken, bölgelerde de gelir farklılıklarını azaltacak bir politikayı sürdürmek mümkün.

Bu doğrultuda Kalkınma Ajansları ile Türkiye’nin bölgesel kalkınma doğrultuda çok önemli bir adım atmış olduğunu görüyoruz. Ajanslar, ulusal ve bölgesel hedefleri uyumlulaştırmak ve yerel aktörleri sürece dahil etmek açısından çok önemli bir fırsat sağlamaktadır.

Bu çerçevede sözlerime son verirken, bu çalışmayı destekleyen Fırat Kalkınma Ajansına bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Yaptığımız görüşmelerde Ajansın Tunceli’de yürüttüğü başarılı projelerin ilin kalkınmasına yaptığı katkıyı gözlemleme imkanı bulduk. Ben buradan  Valimiz ve aynı zamanda Fırat Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sayın Hakan Yusuf Güner’e bu çalışmaya şimdiye kadar vermiş olduğu destek için huzurlarınızda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

Bugün düzenlediğimiz toplantının faydalı olacağını düşünüyor, verimli bir toplantı geçirmemizi diliyorum.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.

Paylaş: