Bölgesel Kalkınma ve İş Dünyasının Rolü Toplantısı Açılış Konuşması

Bölgesel Kalkınma ve İş Dünyasının Rolü Toplantısı Açılış Konuşması

Sayın Rektörüm,

Değerli üyeler,  konuklar ve basın mensupları,

 

TÜRKONFED Yönetim Kurulu adına sizleri Edirne’de saygı ile selamlıyorum. Toplantımıza ev sahipliği yapan ve bizleri ağırlayan EDSİAD yönetimine ve Başkan Yardımcısı Mehmet Tamer Boral nezdinde tüm EDSİAD’lılara teşekkürlerimi sunarım. Bugün burada bizlerle  olan tüm konuşmacılarımıza, konuklarımıza ve özellikle Türk – Bulgar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Zeki Bayram’a da ayrıca hoş geldiniz demek isterim.

 

Biliyorsunuz, TÜRKONFED olarak yılda 2 Başkanlar Konseyi ve bir Zirve toplantısı yapıyoruz. Bu yılın başında gerçekleştirdiğimiz Bandırma Başkanlar Konseyi toplantımızda, bu toplantılarımıza ek olarak yurt sathında Bölgesel Kalkınma ve İş Dünyasının Rolü adlı toplantılar düzenlemeyi kararlaştırmıştık. Nitekim bu toplantıları son 6 ayda TÜSİAD’la birlikte Gaziantep, Trabzon, Elazığ, Tunceli ve Bursa’da gerçekleştirdik. Bu toplantıların 2 amacı var: Birincisi, ülke kalkınmasında çok önemli bir itici güç olacağına inandığımız Kalkınma Ajansları’na TÜRKONFED olarak nasıl katkı sağlayabileceğimizi anlamaya çalışmak ve bu konuda farkındalık yaratarak sizlerin konuyla ilgili fikrini almak. İkinci amacımız ise TÜRKONFED’in örgütlülüğünü güçlendirmek ve yeni federasyonların kurulmasında kolaylaştırıcılık sağlamaktı. Geriye dönüp yılın muhasebesini yaptığımızda her iki hedefimize doğru önemli ilerlemeler kaydettiğimizi görüyorum.

 

Kalkınma Ajansları konusundaki bilgi birikimi ve tecrübemizi en üst seviyeye taşıyıp, bu konuda bürokrat ve siyasilere ilettiğimiz düşünce ve görüşlerimizin dikkate alındığını, katılımcı demokrasi adına sevinerek görüyoruz. Bu konuda çok değerli çalışma ve tecrübelerini paylaşan DASİFED Başkanı ve Çukurova Kalkınma Ajansı Kalkınma Kurulu Başkanı Sayın Süleyman Onatça’ya teşekkür eder, sizleri de onun bilgi birikiminden faydalanmanızı tavsiye ederim. Aynı şekilde, bu konuda her daim yanımızda olan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’e de şükranlarımızı sunarım.

 

Ajanslar çerçevesinde, Avrupa Kalkınma Ajansları Birliği EURADA ile işbirliği gerçekleştirmek amacıyla çeşitli temaslar yaptığımız bilgisini de size vermek istiyorum. EURADA Direktörü Christian Saublens Diyarbakır da gerçekleştireceğimiz Zirve’ye konuşmacı olarak katılacak. Kendisi ile Türkiye’de bölgesel kalkınma, ajanslar ve AB’nin tecrübelerinden yararlanma konularını görüşme imkanımız olacak. Bu ilişki, TÜRKONFED’in Kalkınma Ajanslarımızı AB seviyesine yükseltmek yönünde bir diğer katkısı olacak.

 

Örgütlenme konusuna gelince…

4 yeni federasyonumuzun kurulma çalışmaları son noktasına gelmiş durumda. Bu federasyonlar Doğu Karadeniz, Batı Akdeniz, İstanbul ve bugün burada atacağımız imza ile kuruluşuna hız vereceğimiz Trakya Federasyonu. Bir sene içinde örgütlenmeye başlayan bu 4 yeni federasyon Anadolu toplantılarımızın bir başka görünür ve net faydasını ortaya koyuyor. Tabii TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Muharrem Yılmaz’ın bu yöndeki liderliği de her türlü övgüye layık.

 

Bunun da ötesinde üyelerimizle daha sık görüş alışverişinde bulunabilmek, sorunları paylaşmak hiç kuşkusuz bu toplantı serisinin en önemli katkılarından biri oldu. Toplantılarımızda bizleri yalnız bırakmayan siz değerli üyelerimizin katkılarına da teşekkür ederim.

 

Değerli arkadaşlarım,

 

TÜRKONFED, üyelerinin % 95’i KOBİ olan bir STK’dır. Bu nedenle, son 20 yıldır dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde ekonominin itici gücü olarak nitelendirilen KOBİ’lerin sesi olma çabası içerisindeyiz. Bize verilen her fırsatı, her vesileyi, KOBİ’lerin sorunlarını dile getirmek için kullanıyoruz. Bazı konuları defalarca tekrarlıyoruz, farkındayız, ancak dikkat çekebilmek maalesef bunu gerektiriyor.

 

Sanayi Bakanlığı’nın KOSGEB’i vasıtasıyla KOBİ’lere verdiği desteğin her geçen gün arttığı bir gerçek. Çalışma Bakanlığı’nın gerek eğitim desteği, gerekse istihdam üzerideki yüklerde yaptığı küçük de olsa iyileştirmeleri, genç ve kadınlarla ilgili yaklaşımlarıyla verdiği destek  de yadsınamaz. Milli Eğitim Bakanlığı’nın mesleki eğitim konusunda reform niteliğindeki çalışmaları da bilenler, takip edenler tarafından olumlu adımlar olarak görülüyorlar. Bunlar bizim için iyi haberler.

 

Ama bu destekler çok temel destekler. Oysa bizim hedefimiz daha yükseklerde.  Ar-Ge  yapan, inovatif, katma değeri yüksek üretimlere yönelen, geleceğin yıldızı olabilecek KOBİ’ler hayal ediyoruz, etmeliyiz. Bu konuda neler yapılıyor diye baktığımızda, dağarcığımızda pek az destek olduğunu açıkça görüyoruz. Birçok bürokratımızın, birçok üniversite hocamızın, birçok siyasimizin, KOBİ’lerin değerini takdir etmediklerini, yeterince ve uygun usullerle desteklenirlerse, onlar için ortam yaratılırsa büyüyüp ülke için Google, Microsoft misali, inanılmaz katma değerler yaratabilecek firmalar haline gelebileceklerine inanmadıklarını, bu gerçeği göremediklerini söylersek, çok da haksızlık etmiş olmayız. Bu büyük resmi görebilen, hayal edebilen, KOBİ’lere bu gözle bakıp, gelişmeleri için ortam yaratan zihniyeti arıyoruz biz. Sanayi bakanımızın birçok kez dile getirdiği, AB’de senelerce önce duymuş olduğum “önce küçüğü düşün” prensibine inanmış daha çok bakan, siyasi, bürokrat, hoca arıyoruz biz.

 

Trakya ve İstanbul bölgesindeki üyelerimizin Ar-Ge çalışmalarında diğer bölgelerimizin çok önünde olduğunu biliyoruz. Sizler, yıllardır Türkiye’nin farklı kesimlerinden iş insanları ile  bir araya geliyorsunuz. Şimdi hep birlikte düşünelim:

 

TÜBİTAK’ın 1507 desteğinden yararlanan kaç girişimci ile tanıştınız? 1501?

TTGV desteği alan duydunuz mu? Sizlerin sorunlarına çare oluyor mu? Kredi Garanti fonundan yararlananlarınız var mı?

Üniversite sanayi işbirliğinde Türkiye genelinde tablo nasıl? SAN-TEZ kaç üyemize master talebesi sağladı?

 

Bu soruların yanıtları, KOBİ’lere verilen desteklerin ne kadar yetersiz olduğunun bir göstergesi değil mi?

 

Desteklerden yararlanan KOBİ’ler tabii ki var ama destekler yetersiz. Ama gelin iğneyi de kendimize batıralım: bu desteklerden haberdar olmak, bunların peşinde koşmak, destek alabilmek için kendimize çeki düzen vermek, bu desteklerin dağılımı konusunda varsa yapılan haksızlıklara sesimizi yükseltmek, yetkilileri uyarmak da bizim görevimiz. Biraz da sayın basın mensuplarına yöneltelim, iğnemizi: bu konuda neden bir araştırma yapmazlar, KOBİ’lerle, bürokratlarla görüşüp konuyu araştırmazlar?

 

Değerli arkadaşlarım,

 

KOBİ’lerin ilk sorunu finansmana ulaşmak gibi görünür hep. Dolayısıyla, herkes “KOBİ’lere nasıl ucuz ve kolay kredi buluruz” sorusuna yanıt arar. Örneğin KOSGEB, bu sorudan hareketle birçok girişimde bulunmuştur, başarılı destekleri olmuştur ve olmaktadır. Oysa KOBİ’lere banka kredisi bulmaktan önce yapılabilecek daha temel bir adım vardır. O da AB’nin 2000 yılında çıkarttığı geç ödeme direktifini Türkiye’de de uygulamaktır.

 

Avrupa Birliği’nde 2000 yılında, Küçük İşletmeler Yasası çerçevesinde, KOBİ’leri devlet kurumları, belediyeler ve büyük firmalar karşısında koruyan “Geç Ödeme Direktifi”  yürürlüğe girdi. Direktife göre, sözleşmede yazılan vade aşıldığında, herhangi bir uyarıya gerek kalmaksızın, Libor+3 puan gecikme faizi devreye giriyor. Bizim KOBİ’lerimizle rekabet kabiliyeti her geçen gün büyüyen Hindistan, bu direktifi 2006 yılında biraz daha sertleştirerek yürütmeye koydu. Hindistan’da KOBİ’lere ödeme vadesi sözleşmede ne yazarsa yazsın, 45 günü geçemiyor. Geç ödeme yapan kurumlara 3 misli faiz cezası verilirken, bu duruma neden olan yöneticilere yüksek şahsi para cezaları söz konusu.

 

Bu yaklaşımın altında yatan felsefe çok açık: finansmana ulaşmak, bir KOBİ için büyük bir problem. Ama bir KOBİ’nin zaten güçlükle ulaştığı finansman imkanını belediyelere, devlet kurumlarına, büyük firmalara kullandırması, bilenler bilir, daha büyük bir problem. Bir KOBİ’nin finansal gücünü güçlü pozisyonlarını kötüye kullanıp geç ödeme yapan devlet kurumlarına, belediyelere ya da büyük firmalara kullandırmasının maliyeti hem KOBİ’ler, hem de ülke için tahmininizden çok daha büyük. AB’de 1990’lı yıllarda yapılan araştırmalar gösteriyor ki tahsilatlarını zamanında yapamamaları, KOBİ’lerin zayıflamalarının, hatta batmalarının başlıca sebepleri arasında. 2000 yılı öncesi AB’de yapılan bir araştırmaya göre KOBİ’lerin alacaklarını zamanında tahsil edememeleri AB ülkelerinde o dönemde senede

450.000 iş yerinin kapanmasına ve 25 milyar Euro’ya mal olmuş. Bu araştırma sonucunda AB, ülkeye verilen zararın azaltılması için derhal geç ödeme direktifini devreye sokmuş.

 

Darısı başımıza.

 

AB ülkelerinin birkaçında var diye 2000’li yılların başında işçilerimize birçok ilave haklar verildiği malumumuz. KOBİ’lerin sesi yeterli çıkmadığından olsa gerek, birkaç tanesinde değil, tüm AB ülkelerinde zorunluluk olan geç ödeme direktifi bizde henüz kanunlaşmadı. Bu konuda Sayın Ali Babacan ve Sayın Nihat Ergün’ün ağzından duyduklarımız  bizi ümitlendirse de, ilk defa bu konuyu kamuoyunun önüne getiren kurum olan TÜRKONFED olarak, konuyu sürekli sıcak tutmak, unutulmasını önlemek, hepimizin görevi diye düşünüyorum.

 

Bu günlerde AB, KOBİ’leri için bir başka destek peşinde. KOBİ’ler üzerinde kanun zoru ile zaman içerisinde konmuş olan vergi, harç ve sair yükleri 2 yıl içerisinde % 25 düşürme çabası içindeler. TÜRKONFED olarak Sanayi Bakanımız Nihat Ergün’ün davetlisi olarak gittiğimiz Brüksel çalışma gezisinde, AB parlamenter ve bürokratlarının geç ödemeler ve KOBİ’ler üzerindeki yüklerin azaltılması konularına verdikleri öneme şahsen şahit oldum ve doğrusu özendim.

 

Tekrar edeyim: darısı başımıza.

 

Sevgili arkadaşlarım,

 

Biraz sonra hepimiz açısından çok yararlı olacağına inandığım bir panelimiz olacak. Konusu Bölgesel Kalkınma Politikalarına Doğru: Kalkınma Ajansları ve İş Dünyasının Katılımı. Bu panele katılan herkese çok teşekkür ediyorum. Panel sonrasında ise Trakya Federasyonu Kuruluş Protokolü imza töreni yapılacak. Trakya Federasyonu’na da en içten tebriklerimi sunuyor, hepimize hayırlı olsun diyorum.

Paylaş: