Türkiye’de Bölgesel Kalkınma: Farklılıklar, Bağıntılar ve Yeni Bir Mekanizma Tasarımı Konuşması

Türkiye’de Bölgesel Kalkınma: Farklılıklar, Bağıntılar ve Yeni Bir Mekanizma Tasarımı Konuşması

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Celal Beysel'in Türkiye’de Bölgesel Kalkınma: Farklılıklar, Bağıntılar ve Yeni Bir Mekanizma Tasarımı Basın Toplantısı Açılış Konuşması

Değerli Basın mensupları, Hoş geldiniz.

Senelerden beri takip ettiğiniz sivil toplum kuruluşumuz TÜRKONFED’i hepiniz tanıyorsunuz, savunduğumuz ilkeleri ve çalışma konularımızı biliyorsunuz.

Tekrar etmem gerekiyorsa biz bağımsız, gönüllü, şeffaf ve tarafsız bir tavır ile sürdürüyoruz, çalışmalarımızı.

Bölgesel kalkınmanın ve Kalkınma Ajanslarının TÜRKONFED’in kuruluşundan beri gündeminde olduğu da gözünüzden kaçmamıştır, eminim.

Bölgesel kalkınma Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi sorunlarının kesiştiği bir konumda yer alıyor. Bölgesel kalkınmayı bizim ilk gündeme getirişimiz, faaliyete geçtiğimiz yıl olan 2005’tir. O günden bu güne, göreli üstünlükler araştırmalarımız, organize sanayi bölgeleri üzerine geliştirdiğimiz öneriler ve kalkınma ajansları ile ilgili faaliyetlerimiz ile bölgesel kalkınma hep gündemimizde oldu. 2010 yılında, bu konuda bir rapor yayınlama kararı aldık ve kıymetli hocalarımız Doç. Dr. Alpay Filiztekin, Doç. Dr. Özgür Kıbrıs ve Yard. Doç. Dr. Mehmet Barlo ile çalışmalarımıza başladık.

Bu günlerde ekonomimizin performansının güçlü olduğu ortada. Özellikle hızlı büyüme memnuniyet verici, kişi başına gelirdeki artış umut verici. Ancak toplamdaki bu olumlu gidişat, toplumun tüm kesimlerinde aynı ölçüde hissedilmiyor. Ekonomideki yüksek performansa rağmen bölgeler arasındaki farklılıklar kapanmıyor. Bazı bölgelerde kişi başına gelir ortalamanın çok gerisinde, işsizlik ise ürkütücü boyutlarda. Büyümede dengeli dağılım, eşitlik, sağlanamıyor. Bu hepimizi rahatsız ediyor.

Bu eşitsiz büyüme, sadece bölgeler arasındaki farkların açılmasına değil, aynı zamanda büyümenin sürdürülebilir kılınmasının ve işsizliğe kalıcı çözüm bulunmasının önünde de engel teşkil ediyor. Bu yüzden her türlü ortamda, medyada, akademik çalışmalarda ve politika tartışmalarında bölgeler arasındaki farklara yapılan vurgu artıyor, tartışmalar sıklaşıyor.

Biz de bu seneki çalışmamızı bu alanda yoğunlaştırdık. Raporumuzda, bölgeler arasındaki farkları ortaya koymaya, karşılıklı etkileşimi incelemeye ve kaynak dağıtımı için adil, uygulanabilir ve etkin bir mekanizma önermeye çalıştık.

Çalışmanın birinci kısmı bize Türkiye’de dışsallıkların güçlü, yani bölgelerin birbirlerini etkileme oranının yüksek olduğunu gösterdi. Ayrıca, bölgesel farkların kapatılmasının, geri kalmış bölgelerin olduğu kadar gelişmiş bölgelerin de yararına olduğunu bir kez daha gördük. Bu sonuç, bölgelerdeki kaynakların ve iş gücünün harekete geçirilmesinin, hem bu bölgede gelirin arttırılmasını sağlayacağını, hem de ülkede diğer bölgelerin ürünlerine olan talebi artıracağını ortaya koydu.

Ancak bunu başarmak kolay değil. Öncelikle, ülkeyi ve bölgeleri iyi anlamak, bölgeler arasındaki ilişkiyi doğru kurmak şart. Bunun yolu ise, yerel bilgiye ulaşmaktan geçiyor. Kısacası, burada başarının anahtarı bölgedeki bilgiye sahip yerel unsurların, sanayicinin, iş insanının görüşlerini doğru değerlendirmek.

Diyelim merkezi yönetim bölgeleri dinlemeye, ona göre kaynak dağıtımı yapmaya karar verdi. Dağıtımın en doğru şekilde yapılmasını nasıl sağlarsınız? İşte raporumuzun ikinci bölümü, bu sorunun yanıtını arıyor.

Bu bölümde, kıymetli arkadaşlarımız Mehmet Barlo ve Özgür Kıbrıs, ilk bakışta matematik bilgi seviyemiz nedeniyle gözümüzü korkutan bir çalışmayla bir mekanizma tasarladılar. Bu çalışmadan çıkan sonuç şu: Tam merkeziyetçi bir bölgesel yapı üzerinde ısrar edilmesi durumunda etkin bir bölgesel kalkınma sistemi oluşturulması mümkün değildir. Yerel düzeyde katılımcı ve demokratik bir sistem kullanılması zorunludur. Yani, doğru bölgesel politikaların uygulaması için bölgeye ait kritik bilgilerin doğru tespit edilmesi ve merkeze doğru aktarılmasında yerel aktörlerin karar alma sürecine katılımı elzemdir.

Bizim de TÜRKONFED olarak yıllardır deneyimlerimizden çıkartarak savunduğumuz prensip buydu. O yüzden bu sonuca bilimsel olarak, matematikle varmaktan çok memnun olduk. Bundan sonra, bölgesel kalkınma ve kalkınma ajanslarının etkinliğini nasıl artırmak gerektiğini tartışırken elimizde bilimsel bir kanıt da olacak.

Sözü daha fazla uzatmadan hocalarımıza bırakmak istiyorum. Raporun sunumundan sonra, sorularınızla birlikte konuşmaya ve tartışmaya devam edeceğiz.

 

Paylaş: