TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça'nın ADSİAD Geleneksel Salı Yemekleri Toplantısı Konuşması

TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça'nın ADSİAD Geleneksel Salı Yemekleri Toplantısı Konuşması

Adana Sanayici ve İşadamları Derneği’nin Sayın Başkanı ve değerli üyeleri Sayın Basın Mensupları,

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Konfederasyon başkanlığı görevinin bana tevdi edilmesinden sonra ilk konuşmayı kendi  yuvamda yapmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyorum.

Bildiğiniz gibi, kurucuları arasında yer aldığımız konfederasyonumuzun yönetim kurulu, geçtiğimiz günlerde, konfederasyon yönetiminde uyumun yeniden tesis edilmesini, karar ve faaliyetlerimizin şekillenmesinde ortak aklın yeniden egemen olmasını sağlamak için bana yönetim kurulu başkanlığı görevini tevdi etti.

16 Federasyon, 130 dernek ve 11.000’i aşkın iş insanını bünyesinde barındıran TÜRKONFED gibi Türkiye’nin en büyük bağımsız ve gönüllü iş dünyası örgütünün başkanlığını yürütmekle görevlendirilmek büyük bir onur. Ama bundan daha önemlisi çok büyük bir sorumluluk. Bu sorumluluğu üstlenirken sizlerin desteğine hep güvendim. Bana gösterdiğiniz teveccüh ve açık destekleriniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.

Ülkemiz gerçekten çok nazik, çok zorlu bir dönemden geçiyor.

Başkanlığım ile başlayan yeni dönemde, temsil ettiğimiz 11 bini aşkın iş insanının sesini, hükümet ve bürokratlar başta olmak üzere ilgili tüm kesimlere duyurmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Konfederasyon olarak, siz değerli iş insanlarının ve sanayicilerin sorunlarına sahip çıkmayı ve çözüm önerileri getirmeyi sürdürmeye çalışacağız.

Değerli yönetim kurulu üyelerimizle birlikte, önümüzdeki dönemde yeni bir çalışma dönemine giriyoruz.Bu çalışma döneminde, gönüllülük, tarafsızlık, bağımsızlık ve şeffaflık ilkelerimizden taviz vermeyeceğimizi bilmenizi istiyorum. Bu ilkelerden gücümüzü alarak, siz değerli üyelerimizin gündemdeki konularla ilgili görüşlerini almaya, akademik ve bilimsel çalışmaları kamuoyuna duyurmaya devam edeceğiz.

Faaliyetlerimiz süresince sizlerin desteği ve katkıları çok önemli. Ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlara ve bu sorunları aşmak için izlememiz gereken politikalara hep birlikte odaklanmalıyız. Hepimizin arzusu ve hayali, etkin bir demokrasiye sahip, ekonomisi ve sanayisi güçlü, sosyal sorunlarına etkin çözümler üretebilen, yakın coğrafya ile ilişkileri istikrarlı, insanlarının mutlu ve kendini güvende hissettiği bir Türkiye’yi adım adım gerçekleştirmek. Bu ideale ulaşmak için sivil toplumun önemli aktörleri olan bizlere önemli sorumluluklar düşmektedir.

Saygıdeğer ADSİAD Üyeleri,

Ülkemiz ve bölgemiz ekonomisinden bahsetmeden önce küresel gelişmelere kısaca değinmek istiyorum.

Tüm dünyanın zorlu ekonomik koşullardan geçtiği bir dönemdeyiz. Finansal krizin patlak vermesinden bu yana uzun bir süre geçti. Buna rağmen dünya ekonomisinin hala sağlam bir zemine oturmadığını görüyoruz. Avrupa sorunlarını çözebilmiş değil. Ekonomileri yavaş seyretmeye devam edecek. Amerika toparlanmaya başlıyor gibi göründü bir süre ama bu toparlanma görüntüsü de bugün o kadar net değil. Brezilya, Çin, Hindistan, Rusya gibi ülkeler  ise, geçtiğimiz yıllarda yakaladıkları yüksek büyüme rakamlarına tekrar ulaşamayacak gibi görünüyor. Orta Doğu’da ve Kuzey Afrika’da ise devam eden siyasi belirsizlikler, istikrarsızlıklar ve çatışmalar, bu bölge ülkelerinin ekonomilerinin ne zaman normalleşeceğinin bilinememesine yol açıyor.

Aslında hiç de parlak bir manzarayla karşı karşıya değiliz. Ekonomimizin ulusal olarak da, bölgesel olarak da ihracata ihtiyacı var. Ama ihracat pazarlarımızın her birinde başka bir problem var ve bu problemler kısa zamanda aşılabilecek gibi görünmüyor.

Evet, ekonominin fazla ısındığını düşünen kurmaylar, bir yumuşak iniş süreci tasarladılar. 2012 yılının ilk 9 ayında ekonomideki bu yumuşak iniş sürecinin devam ettiğini görüyoruz. 2011 yılının ilk altı ayında büyüme oranımız %10,5 iken, bu yılın ilk altı ayında bu oran %3,1’lere kadar düştü.

Büyümede irtifa kaybetmeye devam edilmesi durumunda işsizliğin artma riski ile karşı  karşıyayız. Dolayısıyla işsizlik oranlarının seyrini dikkatle izlemek, istihdam üzerindeki yükleri azaltmak için çalışmalara devam etmek ve aktif işgücü programlarını hızla etkinleştirmek kritik önem taşıyor. Yatırımlardaki duraklamanın önüne nasıl geçileceğini de düşünmek gerekiyor.

Merkez Bankası faizleri aşağı çekme yönünde ilk hamlesini yaptı. Hükümet yumuşak iniş sürecini sonlandıracağına dair sinyaller veriyor. Bakalım bütün bunlar büyümeyi yeterince destekleyecek mi?

İç talep toparlansa bile, ihracata hala ihtiyacımız olacak ve küresel ekonomik tablo, önümüzdeki dönemde dış talep konusunda ciddi sıkıntı çekebileceğimizi söylüyor.

İçimizde ve çevremizde, son yıllarda üstün gayretlerle Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yeni pazarlar yaratmış olanlar var. Dünya ekonomisinin içinde bulunduğu bu mevcut durumda, bu çok büyük bir başarı. Ancak, son zamanlarda yakın coğrafyamızda yaşananlar ve bu durumun bölgemize yansımaları bu başarıyı nasıl olacak da devam ettirebileceğimizi sormamıza yol  açıyor.

Suriye’nin içinde bulunduğu vahim durum, bölgemiz ekonomisini mahvetti. Karayolu ile yapılan ihracat tamamen durdu. Deniz yoluna dönerek fiyat taahhütlerini yerine getirmek mümkün değil. Bunca emek, bunca çaba boşa gidiyor. Türk firmaları, Suriye’den transit geçiş yapılarak ulaşılan geniş bir coğrafyada rekabet gücünü kaybetti. Yalnız ihracatçılarımız değil, girişimcilerimiz de Suriye’deki yatırımları ve Suriyeli firmalardan alacakları dolayısıyla büyük bir endişe içindeler.

Özellikle Adana, Hatay, Mersin gibi illerimiz, bu gelişmelerden son derece olumsuz bir şekilde etkileniyor. Bu illerimizde, gerek ticaret, gerek ulaşım ve taşımacılık, gerek turizm, gerekse emlak sektöründe ciddi kayıplar yaşanıyor.

Bölge turizmi de, Suriyeli turistlerin yerini Suriyeli sığınmacılara bırakmasıyla büyük bir darbe aldı. Buradaki gerginlik ve yaşanan olaylar, yakın ülkelerden gelen turist sayısında da ciddi bir düşüşe sebep oldu.

Tüm bu ekonomik sonuçlar, yatırımlarını  bölgeye endekslemiş firmaları  iflasa  varacak bir noktaya sürüklüyor. Bölgemizde istihdam sekteye uğruyor.

Buradan bütün Türkiye’ye seslenmek istiyorum. Yakında bölgede işsizlik oranlarının artışına ve zincirleme iflaslara tanık olabiliriz. Böyle bir gelişme beklenmedik sosyal patlamalarla sonuçlanabilir. Bu da son zamanlarda içinde bulunduğumuz tansiyonu biraz daha yükseltir.

Yaşadığımız bu günlerde, Başımızda yeterince dert varken, bütün bunlar,  görmek isteyeceğimiz en son şeylerdir.

Değerli Sanayici Arkadaşlarım,

Ülke olarak çok acılı günlerden geçiriyoruz. Her gün yurdun bir köşesinden şehit haberleri alıyoruz. Daha birilerini toprağa veremeden, başka saldırıların, başka şehitlerin haberleri geliyor. Yitirdiğimiz her bir evlat yüreklerimizi dağlıyor.

Terör saldırılarında şehit olan askerlerimiz, polislerimiz, yaralı askerlerimiz için son derece üzgünüz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.

Terör, özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki sorunların demokratik yöntemlerle çözümüne engel oluyor. Bölgenin barış ve huzura kavuşması için sarf edilen çabaları baltalıyor. Yapmamız gereken ise birlik ve beraberliğimizden taviz vermeden, çözüm arayışlarımızı sürdürmek. Kışkırtmalara kapılmamalı, nefret söylemlerine alet olmamalıyız. Teröre karşı birlik olmalı, ulus olarak hep birlikte tepkimizi göstermeliyiz.

Kürt sorununun çözümü çabalarını baltalayan terörü, Kürt kardeşlerimizle birlikte lanetleyerek, terör örgütünün Kürt halkı ile bağdaştırılmasına birlikte tepki göstererek ve çözüm arayışında birlikte hareket ederek bu dönemi aşacağımıza inanıyoruz. Kutuplaşmayı bir yana bırakarak, terör sorununun çözümüne odaklanmayı ve birlikte hareket etmeyi siyasi partilerimizden  de bekliyoruz.

Ülkemizi yoran ve reform enerjisini tüketen Kürt sorununun demokratik çözümü için en önemli anahtarın yeni anayasa olduğuna inanıyoruz. Yeni Anayasa’dan insan hakları, kültürel haklar ve ifade özgürlüğü konusunda evrensel standartlara uygun en geniş çerçeveyi çizmesini bekliyoruz. Böylece haklar tartışmasının bir kenarda kalmasını ve başka konuları tartışmak isteyenler varsa onların da siyasetin meşru zemini içinde tartışmalarını sağlamak gerektiğine inanıyoruz.

Değerli Dostlarım,

Konuşmamda özetlemeye çalıştığım gibi hem dünya hem Türkiye açısından zorlu bir dönemden geçiyoruz. Bununla birlikte, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almak ve gelişmiş bir demokrasiyi ülkemizde yerleştirmek gibi ciddi hedeflerimiz var.Bu hedefleri gözden kaçırmadan yaşadığımız sorunlara ortak akılla çözüm bulmamız gerekiyor.

Bizler, sorunların doğru teşhisi, birbirleriyle etkileşimi ve etkili olacak önlemlerin tespiti açısından, çok yönlü bir bilgi akışını sağlayacak kilit noktadayız. İş dünyası olarak, bürokrasi, sivil toplum, merkezi yönetim, devletin taşra teşkilatları ile birlikte uyum içinde çalışarak, doğru ve sağlıklı bilgiye dayanan, dengeleri ve zamanlaması iyi tasarlanmış kararlara katkı sunabiliriz.

ADSİAD olarak, Çukurova SİFED olarak, TÜRKONFED olarak bu yolda üzerimize düşenleri yapmaya her zaman olduğu gibi bugün de hazırız.

Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Paylaş: