TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Süleyman Onatça'nın HASİAD Konuşması

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Süleyman Onatça'nın HASİAD Konuşması

Değerli Başkan Gülay Hanım,

Muhterem hanımefendiler ve beyefendiler, TÜRKONFED adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2013’ü geride bırakmak üzereyiz. Yılın son günlerinde çok sıcak gelişmeler yaşıyoruz. Kaygıyla izlediğimiz bu süreçte ‘bizi nasıl bir 2014 bekliyor?’ sorusuna yanıt arıyoruz.

TÜRKONFED kurulduğu günden bugüne sadece iş dünyasına ilişkin konularla ilgilenmiyor; müreffeh, huzur ve barış içinde bir Türkiye için çalışıyor. Çünkü tam demokrasi olmadan, hukuk devleti ilkeleri tam yerleşmeden, kuvvetler ayrılığı prensibi oturmadan, sağlıklı bir ekonomik yapıya sahip gelişmiş bir ülke olunmuyor. Ve bunun yolu sadece ve sadece demokrasiye, kuvvetler ayrılığına ve hukuk devletine var gücümüzle sarılmaktan geçiyor.

Gündeme gelen ağır iddiaların yol açtığı belirsizlik ve tedirginlik ortamı ekonomide, güven ve istikrarda oluşturabileceği tahribatı büyük bir endişeyle izliyoruz. İş dünyası temsilcileri olarak siyasetteki gelişmelerin ekonomi üzerindeki etkisini gayet yakından biliyoruz ve bu olaylardan fazlasıyla etkileniyoruz. En büyük hasarı demokrasimizin görmesinden endişe ediyoruz. Bu nedenle de soruşturmaların yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti ilkelerinden taviz verilmeden yürütülmesi gerekliliğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.

 

Değerli arkadaşlar,

Umuyoruz ki bu gelişmeler, hayli borçlu olan özel sektöre, cari açık sıkıntısı yaşayan ekonomimize daha fazla olumsuz etki yaratmaz. Buradan bir hususu da sizlerle paylaşmakta yarar görüyorum. Bizler iş insanıyız. Ekonomi, moral bozukluğuna, motivasyon düşüklüğüne çabuk tepki verir. Gelişmeler her ne olursa olsun, büyük ülke olduğumuzu unutmadan, çalışmaya, yatırım yapmaya devam etmek zorundayız.

Bu nedenle, HASİAD’ın Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Vergi Rekortmenleri sıralamasında yer alan üyelerine yönelik bir araya geldiğimiz bu organizasyonda, ekonomide kayıt dışılığın azaltılması ve girişimciliğin desteklenmesi adına gerçekleştirilecek desteklerin çok önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Unutmamalıyız ki, bir ülkenin  devlet harcamalarını gerçekleştirebilmesi ve altyapıyı güçlendirmesi vergilerin düzgün ödenmesine bağlıdır.

Merkezi Yönetim Bütçe dengesinde geçmiş yıllara göre çok daha olumlu bir tabloyla karşı karşıyayız. Bütçe açığı geçen yıla kıyasla büyük ölçüde daraldı. Bu olumlu tabloda bugün burada ödüllendirilen Hataylı işadamlarının Türkiye’nin dört bir yanındaki vergi rekortmenlerimizin önemli payı var.

Kamu gelirlerindeki artışın, kamu harcamalarındaki artışın üzerinde olması Türkiye’ye bütçe açığını daraltma imkanı veriyor. Bugün kamu maliyesine baktığımızda, bütçe açığının GSYH’ya  oranının  AB  standardı  yüzde  3  iken, yüzde 1 seviyesine  inmiş  olması, kamu borçlarının GSYH’ya oranı ise yüzde 60’lık AB standardının çok altına gerileyerek yüzde 36 olması, maliye politikasının güçlü olduğuna işaret etmektedir. Zorlu geçeceği bugünden belli olan 2014’te para politikası imkanlarının sınırlı olacağı anlaşılmaktadır. Bu koşullar altında kamu maliyesinin güçlü olması en büyük tesellimizdir.

Küresel ekonomide 2013’te başlayan toparlanmanın 2014’te de devam edeceğini bekliyoruz. Toparlanma süreci ABD’de hızlandı ancak, AB’de henüz arzu edilen seviyede değil. Japonya’nın genişlemeci para politikası da dünya ekonomisini rahatlatacak adımlardan biri. Gelişmiş ülkeler yavaşça güç kazanıyor olsa da ABD’de değişecek olan para politikasına  bağlı olarak gelişmekte olan ülkelerde büyümenin olumsuz etkilenmesi ve özellikle Türkiye gibi cari açığı yüksek ülkelerin finansman sıkıntısı ile karşılaşması riski var.

Küresel ekonomideki gelişmeler 2014’e bir dizi belirsizlikle beraber girdiğimizi gösteriyor. Bu belirsizliklerin üzerine içeriden kaynaklanan siyasi gelişmeler özellikle finansal piyasalarda, hepimizin çok yakından izlediği gibi, şiddetli dalgalanmalara yol açıyor. Son iki hafta içinde gösterge faiz oranları yüzde 10’un üzerine yükseldi. Borsada 10 gündeki  gerileme yüzde 13’ü buldu, piyasalardan neredeyse 2 milyar dolarlık çıkış görülürken, TL’deki değer kaybı yüzde 6’yı aştı.

Piyasalardaki bu bozulmanın tüm işdünyasının moralini bozmuş olmasına karşılık, ekonomimizin, bu tür dalgalanmalar karşısında dayanıklılığının artmış olmasını da gözden uzak bulundurmamak gerekiyor. Bu verilere bakarak 2014 için moralimizi bozmak yerine, hasarın nasıl hafifletileceği üzerine yoğunlaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu süreçten demokrasimizi güçlendirerek çıkmamız halinde, ekonomide son iki haftada yaşadığımız zararların kalıcı olmayacağını umuyorum.

Demokrasi; vergi veren, vergi verdiği için de kamu harcamalarının nasıl kullanılacağı hakkında söz hakkı olan vatandaşların yönetimidir. Dolayısıyla kayıtlı ekonomi anlamına gelen “vergi” bir ülkenin demokratikleşme ölçütüdür. İyi bir vergi sistemi, demokrasinin de sigortasıdır. Bu nedenle bugün aramızda bulunan vergi rekortmeni arkadaşlarımıza Türkiye ekonomisinin güçlenmesine ve demokratikleşmemize verdikleri katkıdan dolayı teşekkür ediyorum.

Suriye’de yaşanan olaylardan en çok etkilenen kentlerimizden biri Hatay oldu. 2013 Hataylı  iş insanlarımız için yorucu bir yıldı. O yüzden 2014’ün bu sıkıntıları da geride bırakacağımız bir yıl olmasını temenni ederek sözlerimi tamamlamak istiyorum.

Yeni yılın başta ülkemiz olmak üzere hepimizin sıkıntılarını geride bırakılacağı, yerini yeni umutlara ve fırsatlara bıraktığı günlerle başlamasını temenni ediyor, beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.

Paylaş: