Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Onatça'nın TÜRKONFED 10. Olağan Genel Kurulu Konuşma Metni

Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Onatça'nın TÜRKONFED 10. Olağan Genel Kurulu Konuşma Metni

Değerli UEAPME Başkanım, Sayın TÜSİAD Başkanım, Sayın Divan Başkanım, Sayın Federasyon ve Dernek Başkanlarım, Değerli Delegeler, Değerli Basın Mensupları,

TÜRKONFED 10. Olağan Genel Kurul Toplantımıza hepiniz hoş geldiniz.

Onuncu yılı geride bırakmanın mutluluğu ve gururu ile hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değirli Misafirlerimiz,

10 yıl önce, 5 bölgesel, 1 sektörel federasyon ve 61 dernekle kurduğumuz konfederasyonumuz bugün, biraz sonra aramıza katılacak 1 yeni üyeyle 20 federasyon ve 141 derneğe ulaşmış olacak. Tabii ki, büyüme sürecimiz sadece rakamlardan ibaret değil. Gerek gündemdeki konulara yaklaşımımız, gerekse yıllardır inançla ve kararlılıkla hayata geçirdiğimiz çalışmalar sonucunda, kamuoyunda ve karar mercilerinde fikirlerine önem verilen bir kuruluş olmayı da başardık.

On yıla sığdırdığımız bu başarılar kolay elde edilmedi. Ve bunları hiç kimse bize altın tepsi içinde sunmadı. Hepsini zor yoldan, büyük fedakârlıklarla elde ettik. Kendi şirketlerimize, ailemize ayırabileceğimiz zamanı ve olanakları TÜRKONFED’in güçlenmesi aynı zamanda da faaliyetlerini zenginleştirmesi için seferber ettik. Bütün faaliyetlerimizi mütevazi bütçelerle ama tarafsız kalabilmenin gönül rahatlığıyla gerçekleştirdik. KONFEDERASYON olarak kuruluşumuzdan bu yana taviz vermediğimiz gönüllülük, bağımsızlık ve şeffaflık ilkelerimizle; kurumlara ve kişilere değil, konulara ve görüşlere taraf olma anlayışımızla bugünlere ulaştık. Bu gücümüzü de ‘Güçlü Türkiye için çalışan, bünyemizdeki her siyasi görüşten ve her inançtan olan, siz değerli iş insanlarından yani üyelerimizden aldığımızı da bilmenizi istiyorum.

Tarafsız olduğumuz konuların yanında taraf olduklarımız da vardı. Örneğin AB tam üyeliği... Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği konusunda zaman zaman yavaşlayan süreç, bizde hız kesmedi. AB iş dünyasının en etkin kuruluşu olan Avrupa KOBİ Birliği ile temaslarımızı aralıksız devam ettirdik. Nihayetinde bu çabalarımız çerçevesinde Konfederasyonumuz, Avrupa KOBİ’lerinin sesi olan UAEPME’nin üyesi olmayı başardı. Bu üyeliğimiz ile onuncu yılımıza çok daha büyük ve çok daha güçlü bir aile olarak giriyoruz.

Değerli konuklar,

Her genel kurul, geride bırakılan bir yılın değerlendirmesini içerir. Ancak, yaşadığımız son bir yılın değerlendirmesini yapmak hiç kolay değil. Gündemin aylık değil, haftalık değil, günlük değil hatta saatlik değiştiği bir yılı geride bıraktık. Komşumuz Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’da yaşananlar, Gezi olayları, 17 Aralık süreci, paralel devlet iddiası, genel seçime dönüştürülen sert siyasi söylemlerin yer aldığı yerel seçim atmosferiyle, gündem takibinde oldukça zorlandığımız bir dönem yaşadık. Yurt içinde bunlar olurken, sınırlarımız dışındaki gelişmeler de çok iç açıcı değildi.

Birçok ülke şiddetli protesto eylemleri ve doğal felaketlerle sarsıldı. Ukrayna’daki gelişmeler bölgemizdeki jeopolitik riskleri yoğunlaştırdı. Yurtdışında sadece siyasi riskler artmadı. ABD Merkez Bankası’nın parasal genişleme politikasını tedricen vazgeçeceğini açıklaması finansal piyasaların ateşini yükseltmiş oldu.

İçeride ve dışarıdaki bu yoğun gündemi takip etmek hepimizi üzdü ve yordu. Bu gelişmeler elbette ekonomimizi de olumsuz yönde etkiledi. Zaten 2013’e de yüzde 2’lere kadar inen büyümeyle girmiştik. Hatta olumsuzluk 2014’ün ilk çeyreğini kaybetmemize de neden    oldu.

Piyasaların Mart seçim sonuçlarına angaje olması, ilk üç ayda üretim ve yatırımları olumsuz etkiledi. Bütün bunlara rağmen yerel seçimler sonrası bir ölçüde düşen siyasi tansiyon, beklentilere olumlu yansıyarak az da olsa ekonomimize hareket kazandırmaya başladı.

Fakat önümüzde önce Cumhurbaşkanlığı, ardından da genel seçim var. Bu da büyüme hızı hedefimizi yüzde 4 gibi mütevazi bir oranda tutmamıza neden oluyor. Bütün bunlara baktığımızda bir öngörüde bulunmak gerekirse yaklaşan seçimlerden dolayı siyasi gündemin yoğunluğu arzu edilen reformların gerçekleşmesine engel olacak. Bu durum da ekonomiyi olumsuz etkileyecek gibi görünüyor. Böylesi bir tabloyla gireceğimiz yeni dönemde, bizlerin daha da dikkatli olması gerekiyor. Kriz dönemleri KOBİ’leri büyüklere nazaran daha fazla etkiliyor. Özel bir dikkat gözetilmezse, rekabet ortamı bozulabiliyor.

AB KOBİ’ler için “önce küçüğü düşün” ilkesini benimsedi ve bu ilkeyi AB KOBİ Senedi’nin temel ilkesi olarak kabul etti. 2010-2012 yıllarında AB üyesi ülkeler KOBİ’leri desteklemek üzere toplam 2 bin 400 önlem aldı. Bu her bir ülke için neredeyse yılda 90 önlem anlamına gelmektedir.

Sanıyorum Sayın Başkan Ms. Gunilla Almgren, AB’nin KOBİ politikalarının geliştirilmesinde çok aktif olan UEAPME’nin bu konudaki tecrübelerini bizlerle paylaşacaklardır.

Ben KOBİ’lere ödemelerin geciktirilmemesini öngören “Geç ödemeler direktifi” örneğini bir kez daha yinelemek istiyorum. AB’de bu direktifin yasalaşmasında UEAPME’nin büyük katkısı olduğunu biliyoruz. Hatırlarsanız Türkiye’de TÜRKONFED’in ısrarlı girişimleri sayesinde yeni Türk Ticaret Kanunu’na bu yönde bir madde eklenmişti. “Önce küçüğü düşün” ilkesini Türkiye 2011 yılında benimsedi ve Türkiye’de KOBİ Strateji ve Eylem Planı’nda bir dizi düzenlemeye yer verdi.

TÜRKONFED olarak bu düzenlemelerin hayata geçirilmesinin takipçisi olacağımızı buradan ifade etmek istiyorum.

Bu amaçla her yıl bir konu üzerinde gerçekleştirdiğimiz çalışmanın bu yılki konusunu ‘KOBİ’lerin Kurumsallaşması ve Verimliliklerinin Arttırılması’ olarak belirledik. Bu çalışmayla KOBİ’lerimizin dünyayla rekabetlerine katkı sağlayacak girişimleri, engel ve sorunlarının ortadan kaldırılması yönünde çaba göstereceğiz. Ayrıca, bu çalışmanın UAPME üyeliğimizle birlikte, Türkiye’deki ve Avrupa da ki KOBİ’lerin karşılıklı işbirliği imkanlarının belirlenmesi için de bir fırsat yaratacağını umuyoruz.

Değerli Misafirler,

Ekonomide son günlerin en çok konuşulan konusu yüksek faiz. Girişimciler olarak, bizler tabii ki yüksek faiz yerine düşük faizi tercih ederiz. Fakat yüksek faizin bir neden değil bir sonuç olduğunu da çok iyi biliyoruz. Bu nedenle, üretim ve yatırımın önünde bir engel olan yüksek faizlerin, suni ve bu nedenle geçici olabilecek biçimde değil, kalıcı olarak düşürülmesini sağlayacak bir reform programının tartışılacağı ve uygulanacağı bir anlayıştan yanayız.

Bu yüzden, yeninden yüksek büyüme patikasına geri dönmemizi sağlayacak reformların yapılabilmesi için siyasi tansiyonun düşürülmesi hepimizin ortak arzusu. 2015 genel seçimlerine yapabildiğimiz kadar çok reformu tamamlayarak girelim. Çatışma ve kutuplaşmayı arkada bırakıp, temiz bir sayfa açalım.

Muhterem hanımefendiler ve beyefendiler,

Basiretli iş insanları olarak, risklere dikkat ederken olumlu gelişmeleri de gözden kaçırmamamız gerekiyor.

Geçtiğimiz bir yıl içinde olumsuzluklar kadar pek çok olumlu gelişmeye de şahit olduk.

Her şeyden önce dünya ekonomisinde belki riskler tamamen ortadan kalkmadı ama akut risklerin azaldığını gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz.

İçeride ise TL’nin değerindeki istikrarsızlığın ortadan kalkma süreci hepimizi mutlu ediyor. Böylece büyük şirketlerimiz kadar KOBİ’lerimizin de ihracat imkanlarının bu sene daha fazla olabileceğini ümit ediyoruz.

Geçtiğimiz yıl bir olumlu adım da AB ilişkilerinde atıldı. Uzunca bir süredir kış uykusunda olan AB-Türkiye ilişkileri yeniden canlanmaya başladı. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerinde 3 yıl aradan sonra Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu başlıklı 22’nci fasıl açıldı.

2014’te de Yargı ve Temel Haklar başlıklı 23’üncü, Adalet Özgürlük ve Güvenlik başlıklı 24. Fasıl’ın da açılmasını umut ediyoruz. Türkiye’deki reform dinamiğini tetikleyeceğini ve bizi AB standartlarında demokrasi talebimize yaklaştıracağını düşündüğümüz bu fasılların açılmasında UEAPME’nin de desteklerini bekliyoruz.

Yine yurtiçinde önemli bir gelişme de Kürt sorununun çözümü doğrultusunda görüldü. Barış ve Çözüm Süreci bir yılını doldurdu. Bir yıldır cenazeler gelmiyor, gençlerimizi, güvenlik görevlilerimizi ölümün soğuk ellerine teslim etmiyoruz. Hepimizin üzerine titrediği bu gelişmenin yanı sıra, yılın sonlarına doğru yapılan düzenlemelerle tutukluluk sürelerinin kısalması ve özel yetkili mahkemelerin görevlerine son verilmesi, demokrasimizdeki bir ayıptan daha kurtulmamıza olanak sağladı.

Sayın Başkanlar, değerli konuklar, değerli basın mensupları,

2014’ün bir özelliği daha var. Bu yıl, tarihin soluğunu arkamızda hissedeceğiz. Bu yıl, Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcının 100’üncü, Berlin Duvarı’nın yıkılışının 25’inci yılı.

Tarihin ayak izleri hemen yanı başımızda duruyorken, kulaklarımızda da artık çok daha net duymaya başladığımız geleceğin çığlıkları var.

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım atmaya ivedilikle hazırlanmamız gerekiyor.

Bugünden yarına nasıl gideceğimize karar vermemiz lazım. Neleri dünde bırakacağız? Bugünün hangi olumlu özelliklerini koruyacağız? Bugüne ait olan neleri değiştirmek istiyoruz? Yarına dair başka nelere ihtiyacımız var?

Biz bugüne ait olan Barış Süreci’ni mutlaka korumak ve hiçbir endişeye yer bırakmayacak biçimde kalıcı hale getirilmesini istiyoruz.

Vatandaşların dilleri, dinleri, inançları, kimlikleri, sınıfları nedeniyle horlandıkları, dışlandıkları günleri bir daha dönmemek üzere geride bırakmak istiyoruz.

Yarını kurarken yanımıza daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi almak istiyoruz. Hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ve laiklik ilkelerinin çağımızın en ileri yorumuyla uygulanmasını istiyoruz.

2015’te gerçekleştirilecek genel seçimlere kadar yargıda, siyasi partiler yasasında yapısal reformları tamamlamış bir Türkiye arzu ediyoruz.

2000’li yıllarda elde ettiğimiz yüksek büyüme hızlarıyla büyümek, zenginleşmek, orta-gelir tuzağından kurtulmak istiyoruz.

Dünya ekonomisine daha fazla entegre olmak, daha çok mal ve hizmet satmak istiyoruz.

Aramızdaki gelir uçurumlarının bizi birbirimizden uzaklaştırmasını ve kutuplaştırmasını istemiyoruz. Hiçbir bölgemizin yurdun geri kalanı ile arasında uçurum olmasını istemiyoruz. Dolayısıyla gelirin daha adaletli dağılmasını istiyoruz.

KOBİ’lerin serpilip gelişmesi için, fırsat eşitliğinin sağlanması için herkese kaliteli eğitim alma imkanı tanınmamasını istiyoruz.

İş dünyasının en önemli sorunları arasında yer alan nitelikli iş gücü ihtiyacının karşılanabilmesi için, üniversitelerimizin eğitim kalitesinin yükseltilmesini istiyoruz.

Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınların toplumsal hayata, iş hayatına ve siyasete erkeklerle beraber eşit katılmasını istiyoruz.

En çok da bir olmaya, beraber olmaya, beraber gülmeye, beraber üzülmeye devam etmek istiyoruz.

Bu saydıklarımı bizim iktidarlardan talebimiz olarak görmeyin. Ne kadar büyük bir oy çoğunluğu ile gelmiş olursa olsun, bu listenin hayata geçirilmesi sadece iktidarlardan beklenemez.

Biz olmazsak bu koca liste hayata geçmez. Şimdi gençlerin söylediği gibi, “Sen yoksan bir eksiğiz”. Biz TÜRKONFED ailesi olarak geleceği birlikte kurmak için üzerimize düşen sorumlulukları aldık, almaya devam ediyoruz.

Bunun için konfederasyonumuzu güçlendirerek ileriye taşımamız gerekiyor.

Bu kapsamda en büyük adımları geçtiğimiz yıl attık. Aramıza 3 yeni federasyon daha katıldı.

2014 ve 2015 yılı çalışmalarımızla ‘26 kalkınma ajansı bölgesinde 26 federasyon’ hedefimize ulaşarak bu projemizi tamamlamanın gurunu hep birlikte yaşayacağız. Burada yeri gelmişken bu projenin fikir babası, daha önce TÜRKONFED’de Başkan Yardımcısı olarak birlikte çalıştığımız TÜSİAD Başkanımız Sayın Muharrem Yılmaz’a teşekkür ediyoruz. Hala sürdürdüğü özverili çalışma, inanç ve destek için minnettar olduğumuzu da ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkanlar, değerli konuklar, değerli basın mensupları,

Sizlerin vaktini çok almamak için faaliyetlerimizden ayrıntılarıyla bahsetmeyeceğim. Girişte dağıtılan faaliyet raporumuzu incelerseniz çalışmalarımız hakkında daha fazla bilgiye sahip olabilirsiniz.

Sadece faaliyetlerimizin yurtiçiyle sınırlı kalmadığını vurgulamak istiyorum. Ukrayna ve Romanya iş geliştirme toplantılarına, Viyana Ekonomik Formu’na, Başbakan Sayın Erdoğan’ın Amerika gezisine, Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün İtalya ziyaretlerine katıldık.

Faaliyetlerimize 2014’te de artırarak devam edeceğiz.

TÜRKONFED’in AB ve UEAPME Temsilciliği’nin Brüksel’deki resmi açılışını Ekim ayında yapmayı planlıyoruz.

10’uncu kuruluş yıldönümümüzde, 1990’lara uzanan Platform Dönemi’ne de ışık tutacak bir çalışma ile konfederasyonumuzun tarihini kitaplaştırmak istiyoruz.

Tüm bu faaliyetlerimizin gerçekleşmesinde genel sekreterlik çalışanlarımızın, ekonomi danışmanımızın, koordinasyon komitesinin, basın danışmanlarımızın, hukuk danışmanlarımızın rolü çok büyük. Ayrıca tüm Yönetim Kurulu üyelerimiz ve Federasyon Başkanlarımız, bütün faaliyetlerimizde bizlerin yanında oldular. Bu konuda emeği geçenlerin tamamına şükranlarımı sunarım.

Değerli Konuklar,

Konuşmamı tamamlamadan önce son bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Ülkemizde bugün soldan sağa siyasi yelpazenin çok geniş bir kesiminde, temel demokrasi ve piyasa ekonomisi konusunda sağlam bir mutabakata varılmış olduğunu gözlemliyorum ve ilerisi adına bundan çok büyük bir sevinç duyuyorum.

Sosyal ve siyasi hayatın kalitesine ilişkin göstergelere baktığımızda, az sayıdaki petrol zengini ülke haricinde, bu göstergeler ile ülkelerin zenginleşmesi, kişi başına gelir seviyelerinin artması sürecinin paralel hareket ettiğini görüyoruz. Zengin ülkeler, insan ömrünün daha uzun, halkın eğitim seviyesinin daha yüksek, bilimsel bilgi üretiminin daha hızlı, doğal ve kültürel varlıklara verilen değerin daha yüksek olduğu ülkeler.

Orta Gelir Tuzağı Raporumuzda Orta Gelişmiş Demokrasi tuzağına dikkat çektiğimiz gibi zenginleşmek için demokratikleşmeye, demokratikleşmek için zenginleşmeye hız vermeliyiz.

Daha zengin, daha gelişmiş, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla mükemmel işlediği, mutlu, huzurlu, müreffeh bir Türkiye hayalimizi gerçekleştirmenin AB üyeliği ile daha kolay olacağına inanıyoruz.

TÜRKONFED’in UEAPME üyeliğinin Türkiye’nin AB üyeliğine bir adım daha yaklaşması için önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede üyeliğimizin kabulünden hemen sonra davetimize icabet eden Sn. UEAPME Başkanı Ms. Gunilla Almgren’e yine yurtdışından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gelerek bizlerle birlikte olan İŞAD Başkanı Sn. Metin Şadi’ye, yoğun gündem içerisinde bize zaman ayıran hatta birazdan ABD’ye uçacak olan TÜSİAD Başkanımız Sn. Muharrem Yılmaz’a, yurdumuzun dört bir yanından gelen federasyon ve dernek başkanlarımıza, delegelerimize, üyelerimize, değerli misafirlerimize ve basın mensuplarına bu güzel bahar gününü bizle geçiren özellikle kadınlarımıza teşekkür ediyorum.

Değerli dostlarım,

Özel bir teşekkürüm de bugünlere gelmemize vesile olan kurucularımıza, görevlerini devretmiş başkan ve yöneticilerimize olacak. Konfederasyonumuzun her aşamasında başarısı için katkı koyan, emeği geçen herkesin önünde huzurlarınızda saygıyla eğiliyorum.

Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyor, genel kurulumuz ve UEAPME üyeliğimizin hayırlı olmasını diliyorum.

Paylaş: